Zeki Müren'in bir şiir kitabı var: Bıldırcın Yağmuru. Bulabilirsem alacağım mutlaka. Kitaptan içime işleyen iki şiiri seçtim okudum içim almadı hicran ki ne hicran! bir de onlara kardeş iki şarkıyı çaldım kendime eziyet olsun diye! Bir kez daha sevdim Zeki Müren'i. Şarkılarını değil yalnızca, kendisini. Açtım bir belgesel seyrettim insan hiç görmediği tanımadığı birini özler mi? Şeker hastalığını, anjiyosunu, babaannesini anlatışını, nazara inancını, güzel türkçe konuşmaya küçük yaşta yemin ettiğini, her gün içtiği avuç dolusu renkli ilacı yukarıdan bakınca lunaparka benzetişini, hiç aşık oldunuz mu sorusuna verdiği cevap sırasında dolan gözlerini nasıl sevdim. Nasıl güzel bir insan geçti bu dünyadan dedim. Güzel adamlar güzel de seviyormuş be kardeşim dedim. Volver'i dinleseydi severdi dedim bir de. Ülkü Tamer, çok canım sıkılıyor kuş vuralım istersen demişti. Zeki Müren kitapta 'hasret kurşunuyla dün dört karga vurdum' diyor. İnsan sıkıntıdan ve aşktan katil olabilir. Murtahan Mungan da bir şiirinde kork benden sevgilim ahiretin olurum senin bu kadar çok seven öldürmesini de bilir ölümü göze alan yaşamasını da bilir diyordu. Her sabah uyanıp uyanıp kendini bir kez daha öldürdükten sonra rutin olarak yaşıyor taklidi yapan tüm hayaletlere gelsin!
Kara Rıhtım
saclarin gunah koksa
kirpiklerin ihanetten dokulse
tirnaklarindan yabanci ellerin soguklugu suzulünse
rihtimda bekleyenin benim
yasarken bahcen
gocunce mezarin kalbimdir derdin
icine gommek icin mi kiydin bana
hic gelmesen de bekleyecegim
guvertelerde ucusan nice el var
bana da bir siyah mendil sallayan olur bir gun
yanlislikla
seni saadet kuslarinin kanadi getirmisti
leylek gagalarinda yaban ulkelere gocesin diye mi
ruhumun iklimine uysan ne olurdu
ben degistirirdim dunyami ya da isteseydin
dileseydin kutuplarda taze hurma toplardim ellerimle
ekvator damlarindan buzlar sarkitirdim
gitmek istedin
ne gonlunun iklimi
ne ruhundaki mevsimler...
hepsi bahane gitmek istedin
bekleyeni olan rahat gider
benim de bekleyenim olsaydi rahat giderdim
nereye...
senin ulkene
hic donmesen de bekleyecegim
guvertelerde ucusan nice el var
bir gun bana da bir siyah mendil sallayan olacak yanlislikla
ben... ben...
gozlerim beklemekten kor olmus
hasret sarkilari soyleyecegim iskelelerde
kirpiklerin ihanetten dokulse
tirnaklarindan yabanci ellerin soguklugu suzulünse
rihtimda bekleyenin benim
yasarken bahcen
gocunce mezarin kalbimdir derdin
icine gommek icin mi kiydin bana
hic gelmesen de bekleyecegim
guvertelerde ucusan nice el var
bana da bir siyah mendil sallayan olur bir gun
yanlislikla
seni saadet kuslarinin kanadi getirmisti
leylek gagalarinda yaban ulkelere gocesin diye mi
ruhumun iklimine uysan ne olurdu
ben degistirirdim dunyami ya da isteseydin
dileseydin kutuplarda taze hurma toplardim ellerimle
ekvator damlarindan buzlar sarkitirdim
gitmek istedin
ne gonlunun iklimi
ne ruhundaki mevsimler...
hepsi bahane gitmek istedin
bekleyeni olan rahat gider
benim de bekleyenim olsaydi rahat giderdim
nereye...
senin ulkene
hic donmesen de bekleyecegim
guvertelerde ucusan nice el var
bir gun bana da bir siyah mendil sallayan olacak yanlislikla
ben... ben...
gozlerim beklemekten kor olmus
hasret sarkilari soyleyecegim iskelelerde
Ekvator Tesbihim
ekvator tesbihim…
sonbahar bakışlarında yeşerir, yeşeriverir aşknisan defnesinde dal gibi
geçmişin karanlıklarında ürperir, ürperiverir kin
gözbebeklerimde hal gibi
gönlüme kilit vurdum paslı altından der, deyiverir gözlerin
dudakların çal gibi.
çocukluğumun kış odasında, yorgun şiltede boynum
tedirgin rüyalarımda bugünler masal gibi.
ya o gözler?ah o gözler…
arısı sen, peteği ben
acı buruk bal gibi
ayrılalım bitsin artık
haykıran sen, sızlanan ben
vermem derken, deli gönlüm al diyor.
en acı gerçekleriyle hayat
paslı çivilerde gözbebeklerimiz
karanlıklarla siyahlar pembe bir hayal gibi.
ufuklardan gelen ses
kuduran bulutlar
yerçekimi gök kanunu
ceviz kabuğunda okyanus
bağımsız bir sal gibi.
telve yalardım çocukken
beyaz fincan ak hayal
gönlümün ta derini
simsiyah bir fal gibi
ekşi kokan matador
riya dolu ispanyol kızı
gönülleri tekmeleyen topuklar
ümitlerim, sol omzumdan kaymış kıpkırmızı şal gibi.
göğe açık avuçlarım, ekvator tesbihimde dualar
dudakların git dese, bakışların “kal” gibi.
-bir oyku ki: "bir oyku ki, leyla'sı, mecnun'u ben/ bir oyku ki arzu'su, kamber'i ben/ bir oyku ki gulu, sitemkarı ben/ bir oyku ki yari ben, agyarı ben/ oykum kara/ uykum kara/ benligim/ uzaklara, uzaklara, uzaklara"
Zeki Müren - Bıldırcın Yağmuru 1965
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder