16 Temmuz 2015 Perşembe

as i sat sadly by his side

Bu fotoğrafı bir arkadaşımın eski sevgilisi çekmişti. Alie fotoğraflarımın olduğu kutudaydı, bulup çıkardım. 2004,  İstanbul Konseri. Hayatımda gittiğim ilk konserdi.

Bazı çocukların hiçbir zaman kafasını dizine yaslanıp ağlayacakları bir babaları olmaz. O diz olmayınca işte, bazen hayvan gibi bir boşluk açılır, o boşluğa kimi gider beton döker, kimi toprak döker, çiçek eker, kimi de başka adamlar koyar. Ben ne zaman ağlasam, sessizce hemen yanıma oturan bir adam vardı. 'As i sat sadly by her side' diye başlar, benim ağzımdan ne kadar şey varsa demek istediğim, derdi. Tayin edilmiş vekil değil ama tercih edilmiş veli gibi bir şeydi. Dün oğlu ölmüş o adamın. Oturdum hayatını anlattığı belgeseli izledim. 20,000 days on earth... Terapisti en çok korktuğun şey ne diye sordu. Durdu; 'sanırım unutmak' dedi. 'Hafızamı yitirmek, yani onca anı yüzünden yazılmış bütün şarkılar anlamını yitirir' minvalinde bir şeyler söyledi. 
Hani derler ya insanın korktuğu şey başına gelir diye. O kadar kolay değil, bazen insanın başına öyle bir şey gelir ki en çok korktuğu şeyi dilerken bulur kendini. O aptal belgeselde İngiltere'nin havasından, kasvetinden her şeye rağmen neden orada yaşamayı seçtiğinden söz ediyordu. Şimdi oğlunun düştüğü söylenen uçurumdan kendini sorumlu tutacak muhtemelen. Berkin'in babası bile bunu yapmıştı. 'Ben keşke o mahalleye taşınmasaydım' demişti. Önce kendini, sonra başkalarını, sonra Allah'ı suçlayıp duracaksın, sonra da alışacaksın. İnsan böyle bir yaratık çünkü... Hayattan kopmak isteyeceksin önce, sonra tutunmaya çalışan her parmağını kırmak... Utanacaksın güldüklerine, keyif aldıklarına, ama hayat yapıcaşacak yakana. Birazdan kalkıp mezarlığa gidicem, toprağın üstündeki otları yolucam, yaşlı bir amca geçicek 'kızım onları yolma her biri günahını alır, kimin toprağının üstünde ot biterse o Allah'ın sevdiği kuludur, her bir ot Allah'ı zikrediyor' diyecek. Peki amca diyicem. Başka bir teyze elinde dankekle gelicek, başınız sağ olsun diyip keki mezar taşının üstüne bırakıp gidicek. Ben toprağın üzerindeki salyangozun antenlerini görüp ne acayip diyicem, o canlı ama annem ölü. Sonra işte ne bileyim, çok üzgünüm gerçekten be adam. Sen bana hep dürüsttün; üzgünüm... Hiç geçmeyecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder