2 Kasım 2012 Cuma

Sami Baydar...



Ne resmiyle tanışmışlığım vardı ne şiiriyle. Bugüne kadar... Utandım.  29 Ekim'de ölmüş. Ölenlerin izini sürüyorum ne zamandır. Beşir Fuad, Tezer Özlü, Didem Madak, Nilgün Marmara, Neşet Ertaş, Ulus Baker, Turgut Uyar, Tanpınar, Yavuz Çetin, İan, Louis, Amy, Virginia, Şemsa halam... Kimini ölmeden önce tanıdım, kimini öldükten sonra... Belki de aslında  hiç birini hiç... Tanıyorum dediğimiz her insanın aslında bize gösterdiğini biliyoruz daha fazlasını değil. Kendime yakın hissettiğim ne kadar insan varsa öldü ölmüş ölüyor  geriye böyle güzellikler kalıyor şiirler resimler ama onları yaşatmaya yetmiyor avutmaya yetmiyor bir nefes daha için... Ne var ne yok diye sorarken ben kendime bunca zamandır bir kitap yazmış meğer. Adı: "varla yok arasında" ...

O yeri biliyorum artık cevabı da buldum. Bir başka kitabının adında. Dünya'dan çıkış yolları... Onun da dediği gibi 'rüyalarsa dünyadan çıkış yolları'. Neyse ki hâlâ rüyalar var!
Geçen gün Yiğit'i uyutmadan önce okurum diye aldığım kitapların birinden tiksindim. Güzel çizimleri vardı. Adı Tilki ile doktor kurbağaydı ne kadar kötü olabilirdi ki. Arkasında siz sevgili çocuklar için seçtiğimiz muhteşem bir fabl serisi falan yazıyordu. Kapağını açıp okumaya başlayınca tek bir masaldan  değil kısa kısa fabllardan oluştuğunu fark ettim. Her sayfanın altında da üzerinde ders yazan bir kutucuk vardı. Fablı okudum  saçma sapandı anlam veremedim derse gelince 'Unutmayın, size daha önce kötülük yapanlar sonradan yine yapabilir' yazıyordu. Sinirimden kitabı yiyecektim. Ne yapacağımı bilemedim. Neydi ki bu! Şimdi bugün Sami Bayraktar'ın öldüğünü öğreniyorum resimler yaptığını şiirler yazdığını benim memleketimde yaşadığını ve bir resmine koyduğu beni dakikalarca ağlatan o adı...

Ve evet! Ben de bir resmine koyduğu ad gibi 'Aptal değilim kendimden çok başkalarına güveniyorum.'!

Aşk

Ben, kaplumbağaların çıldıramasında
işe yaramaz kanıtların sahibiyim.
Günlerce bir deniz kıyısında yürüdüm
bilmiyordum yüreğime bir gün
anımsanan insan gücü saklanacak.
Hiç belirtmeyecek bunu tanrı
zaman mutluluk verecek
yaşam iki dakika içinde
anlamadığım şeyleri yok edecek.
ve sen bir yaprak gibi yumuşayacaksın
benim sustuğum yerde.
Ve odaları olanların ürküsüyle
karanlıktan kopacaklar yürekler.
Sanki kısa bir zamandır seni bekleyen
bir bira gibi köpük içinde.
Bir mutluluk daha unutuyor o eski dilli sevgilim
eski rüyalara bakarak.
Ve dinliyor şimdi sözümüzü
hep peşimizden izimizi sürmüş bir gelecek.
O da çiçeklere terk edildiği zaman
bozulmasın dostluğumuz
kötü davranan rüya olsa bile.


                                                       Sami Baydar

Dünya İnancı

ayla aramızda bu görünen deniz
kısa dağlar yok
başka bir uzaklık var
onun aysarlığında var

maddeye dönüşmüş
yanıma dek gelen engebeye bak
kuş uçumu dedikleri uzaklığa bak-

eğer kıvrımlardan çatlamadıysa
başımın altındaki yastık
ayışığından kurumadıysa gitarım
kabımdaki sütü içmediyse aslan

kalbim her renkte çizgiyle
almıştır bu gece kanıma ayışığını
burada düş görmediğime inan
aslan seni bekledi-

bir güneş dönüyor sana
senin bir düşün olsun, bunu al-
                       
                                                       Sami Baydar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder