21 Haziran 2013 Cuma

Bulgur Kafalıların ve Çapulcuların Ülkesi

Bütün köşecilerin Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na açık mektuplarla ilân-ı aşk ettiği, vicdana davet ettiği yazıları görünce ben daha mantıklı bir şey yapıp vicdan sahibi olduğuna inandığım üç beş çapulcuya yazayım dedim. Yani sevgili köşeciler!  İflâh olmaz iyimserlerim benim! Düriye'nin güğümlerini çoktaaan kalaylamışlar, balatalar yanmış, kayış kopmuş, siz hala vicdan hak özgürlük çağrısında! Size diyecek sözüm yok. Ve fekat! Çapulcularım! Öncelikle kuyruğuyla oynayan kedi ve Recep İvedik serisi muamelesi gören "hülooğğ diyen teyze" videosu görmek istemiyorum artık ben! Yeter! Olay çirkinleşmeye başladı. Şimdi TDK onun da anlamını değiştirmeden demokrasi ne demek ona bir bakalım. Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi. E bu halk kim ki? Hülooğğğ diyen ve Başbakan'ın bilmem neresinin nesi olduğunu söyleyen kadınlar da halk mı? Halk! Makarnaya kömüre oy verenler diyerek insanları aşağılamak elitizmin dibidir. Bir şeyin ne kadar dibine inerseniz o kadar çamura batarsınız haberiniz olsun!
Kombili evlerimizde ısınırken antin kuntin kafelerde bolonez soslu makarnalarımızı yerken o insanlar üşüyor ve aç diye, bir avuç kömüre bir torba makarnaya oy verir. Kimse kusura bakmasın! Bizim cümle içinde sıkça kullanıp artistlik(!) olsun diye sözde yaptığımız empatinin anlamını çoğu bilmez ve belki bizden daha iyi yapar ama biz anlamını bildiğimiz halde yapamıyoruz demek!


Bunca kitap devirmiş  bunca okul bitirmiş gazetelerde kanallarda yer tutmuş olmasına rağmen  saçma sapan konuşarak mantığın sınırlarını zorlayan Yiğit Bulut, Akif Beki, Elif Şafak, Rasim Ozan ve daha onlarca okumuş insan rezil açıklamalar yapıyor batmıyor da cahilin cehaletine mi tahammülümüz yok!
Diğer yarımızla barışmadan huzur bulamayacağımız kesin. İstediğiniz kadar varlıklı olun, eğitimli olun, zeki olun. Halkın bütünü eşit şartlarda yaşamadığı müddetçe huzuru bulamayacağız. Ünsal Oskay bir kitabında Sabancı'nın Atlı Köşk'e sahip olabileceğini ama hemen önündeki denizde yüzemeyeceğini söyler. Der ki 'Giremez. Çünkü gecekonduların bokları demokratik bir şekilde Atlı Köşk’ün önünde yüzmektedir.' Yani canlarım, burnunuzu elitizime dayadığınız müddetçe bok koklayacaksınız! Demokrasi yalnız sizin için demokrasi değil. Bizim demokrasi anlayışımız çoğunluk için. Peki ya Roboski? Orada demokrasi için kaçımız ses çıkardık? Eğitim şansları, paraları, okulları, işleri olanakları ve en acısı seçenekleri olmadığı için okulda olmaları gerekirken kış ortasında kaçakçılık yapmak zorunda kalan gencecik insanlar için de demokrasi yok mu? Kredi kartlarının senelik aidatları ödememek için dilekçeler yazan eğitimli yüzde elli   aynı hassasiyeti Roboski'de bankada hesapları bile olmayan başka gelirleri olmadığı için on iki on üç yaşında  kaçakçılık(!) yapmak zorunda kalan çocuklarının öldüğü yerde anma yaptıkları için üç bin lira ceza kesilince aynı duyarlılığı gösterdik mi?
Kitapları çok satan bir yazar, bir kitabında kahramanın ağzıyla cahil ve fakir kesimi 'bulgur kafalılar' diye tanımlamıştı. Ocağın sönsün elitizm! Canım Ünsal Oskay buna tahammül edemezdi. Dünya gözüyle dinleme şansı yakaladığım hocam bir panelinde bu tarz söylemlere karşı şöyle demişti."Yahu adam eve üç kuruş para getiriyor kadın da o paraya ya bulgur pilavı ya makarna yapıyor oluyor sana yüz kilo. Sonra adam da televizyonda gördüğü zayıf bikinili manken kadınları iç geçirerek seyrediyor karısının yanında. Ulan adam kadına dayamış karbonhidratı şişmanlamasın da ne yapsın yarım kilo et mi görüyor dili damağı! Ne yapsın fukaram!" Al sana sosyoloji! Martha Stewart televizyonda bulgurdan salata yapınca cool!  Fakir pilavını yiyince bulgur kafalı!
Turgut Uyar'ın dediği gibi "oy pusulalarını ve seçimleri bırak evet seçimleri özellikle bırak çünkü açlık çoğunluktadır'. Afiyet olsun yarasın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder