14 Mayıs 2013 Salı

kierkegaard

Adını güzel telaffuz da edebilseydim iyiydi de neyse öğrenicem artık. Wittgenstein, Baudrillard derken sonunda içlerinde en az benim kadar (!) karamsar ve umutsuz olanını bulmanın huzuru içindeyim. Bütün metinleri efkârlı. Tıpkı sevdiğim gibi.  Efkârın kökü düşünmekten tefekkürden geliyor. E adam filozof elbette efkarlı olacak! Ama yok işte bundaki melankoliye bulaşmıyor, adabıyla yapıyor söylüyor. Melankolik filozof hiç çekilmez, derdi yokken dert arar adamı şişirir ama efkârlısının gerçekten derdi vardır da onu düşünür söyler; ondan sevdim adamceğizi. Gerçi kendisi benden tam 200 yıl önce yaşamış. Yapacak bir şey yok bazen beklediğinizi sandığınız kişi asıl bekleyendir. sizin onu beklediğinizden çok daha fazla beklemiştir ve yorulup geldiğinizde çoktan gitmiştir. Kim kime geç kalmış asla bilemeyiz. Zaman garip bir mefum. Herneyse Soren'i diyordum. Kendisi için komşuları toplayıp mukabele mi düzenlesem ruhuna yasin mi okusam irmik helvası mı kavursam bilemedim öyle bir minnet duygusu besliyorum anacım!
Bilmeyen varsa M. Mukadder Yakupoğlu'nun çevirisiyle Doğubatı yayınevinden çıkan Ölümcül hastalık umutsuzluk kitabıyla  başlangıç yapabilir. Metnin özgün adı Sygdommen til Döden. Bir filozofu iki üç aforizmasıyla tanıyıp kız tavlamak insan etkilemek için kullanma geleneğimizden vazgeçip kimdir nedir anası babası neciymiş nerede yaşamış yavuklusu varmıymışa gelip işin magazinel boyutana girecek kadar araştırıp dilinize çevirilen kitapları dışında da kaynak okumaya başladıysanız onu içselleştiriyorsunuz özümsüyorsunuz ancak sanırım bende saplantı haline gelmeden önce bir süre ara vermeliyim. Bu arada okuduklarımı iyice sindirmeye çalışayım...Herneyse aşağıda sorenciğime ait aforizmalardan bir kuple paylaşıyorum. Nazarımda her biri inci değerinde. Artık alıp ipe dizer kolye yapar boynunuza mı asarsınız tesbih yapar daraldıkça okurmusunuz bilemem hadi bakalım.


"özdeyişlerle düşünmeyen ve konuşmayan, fakat özdeyişlere göre yaşayan; yaşama karşı özdeyişler gibi, aphorismenoi ve segregati yaşayan, insanlarla birlik olmadan, üzüntü ve neşelerini paylaşmayan biz; hayatla ayrı telden çalan, bu yüzden de gecenin sessizliğinde bir araya gelen yalnız kuşlarız, yaşamın kederi, günün uzunluğu ve zamanın sonsuzluğu bizden sorulur; biz, sevgili symparanekromenoi, aptalların sevinç ve mutluluk oyunlarına inanmayanlarız, biz mutsuzluktan başkasına tapınmayanlarız..."

'insanların çoğu, sonucun ne olacağından kuşku duymayacak kadar fazla bilinçsiz yaşamaktalar; zihnin derin bağından yoksun yaşamları, ister çocukların sevimli saflıkları, ister budalalık söz konusu olsun, karışık olayların, bir parça eylemin, rastlantının bir dağınıklığından başka bir şey değildir; onları bazen iyilik yaparken, daha sonra kötülük yaparken ve her şeye yeniden başlarken görürüz; umutsuzlukları bazen bir öğle sonrası kadar sürer veya üç haftaya kadar uzanır ama bir kez daha işte neşelenirler ve bir daha bütün gün umutsuzluğa kapılırlar. onlar için yaşam, içine girilen bir oyundan başka bir şey değildir; ama hiçbir zaman her şeyi, her şey için tehlikeye atamazlar, hiçbir zaman yaşamı sonsuz ve içedönük bir sonuç olarak tasarımlayamazlar. aynı zamanda aralarında olayları sadece birbirinden ayrı olarak, şu veya bu iyi davranış, şu veya bu yanlış davranış şeklinde tartışırlar.''

"hayat sadece arkaya bakarak anlaşılır ama sadece ileriye bakarak yaşanır.”

"Mükemmel aşk insanın kendisini mutsuz edecek kişiyi sevmesindir."

''kendimi o kadar çok kuşku ve hata ile utanmış halde buldum ki, kendimi yetiştirme çabamın, benim cehaletimi keşfetmemi artırmaktan başka bir etki yapmadığını gördüm"

"ya evlenin ya da evlenmeyin...
ya da her ikisi içinde pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün
pişman olun.
onun için ağlayın
ve yine pişman olun.
dünyanın aptallığına kahkahayla gülün,
ya da onun için ağlayın;
her ikisi içinde pişman olun
kendinizi asmayın,
onun içinde pişman olun.
kendinizi asın yada asmayın
ikisi içinde pişman olun
ister asın ister asmayın,
her ikisi içinde pişman olun.
işte sevgili dostlarım,
tüm insan bilgeliğinin özü.

"... bir kişi bir yandan hatırlaması gereken bir şey olmasını umut eder sürekli... diğer yandan umut etmesi gereken bir şeyi getirir aklına hep.... sonuç olarak umduğu şey geçmişte kalır, hatırladığı şey ise gelecektedir... bu kişi daima hedefine hem çok yakındır, hem de uzak; o anda onu mutsuz eden şeyin ne olduğunu fark eder, çünkü o an o şeye sahiptir, diğer bir deyişle, bu kişi böyle bir mizaca sahip olduğu için, birkaç sene önce buna sahip olmuş olsaydı, bu kesinlikle onu mutlu edecek bir şey olacaktı, ancak o zamanlar da buna sahip olmadığı için mutsuzdu."

"her aptal, mutlaka, kendisine hayran olacak başka aptallar bulur"

"en çok yaşamış olan uzun yıllar yaşamış olan değil, yaşamının anlamını en fazla anlamış olan insandır. "

"sessizliklerin en kesini susmak degil, konusmaktir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder