11 Ekim 2013 Cuma

completely unhealable



ceketkaplumbağaseykobeşezdiler


“Bir hasta yatmıştı. Dosyasında, çıplak bir şekilde E-5'i trafiğe kapattığı için polis tarafından getirildiği notu vardı. Neden yaptığını sorduğumda,
‘ceketkaplumbağaseykobeşezdiler’ dedi manisinin verdiği hızla, tek kelimeymiş gibi... Sonradan anladım ki, bir kaplumbağanın ezildiğini görünce sinirlenmiş, yolun ortasına dikilmiş; ama insanlar sağından solundan geçmeyi sürdürünce, soyunup giysilerini ve saatini (Seiko 5) koyarak yolu kesmeye çalışmış ama onları da ezerek geçmişler.” 

Bakırköy Akıl Hastanesinin Gizli Tarihi
2009 Okuyan us yayınları

7 Ekim 2013 Pazartesi

Süreyya Berfe...

Yıllar önce bir albüm almıştım. 9 da 9'du adı. İçinde bu aralar Mehmet Erdem'in yeniden seslendirdiği bir Fatih Erdemci şarkısı vardı. "Ben ölmeden önce".  Ne güzel sesli insanlar vardı albümde. O albümde dinlemiştim Ece Ülker'i de ilk kez. Yıllar sonra izini sürünce Süreyya Berfe'nin "Hepsi o kadar"  şiirini de bestelediğini öğrendim. Berfe, şiirin sonunda diyor ki:  "Ey uğursuz yolculuklar, ey yıldızsız Samanyolu!  Bir daha hiç olmayacaksınız çünkü yarım ve yaralı kalan bir akşam, yemin etmiyorum ama en az günlerce, günlerce kanar. Gidilir, gelinse de gidildiği gibi değildir. Hepsi o kadar."


Argo konuşmak istemiyorum ama bir şiiri okur okumaz bi has..tir diyorsanız, o şiir has şiirdir! Süreyya Berfe has şiirleri olan sağlam bir şair.  "Sümerlerden bu yana şiir yazılıyormuş, bakıyorum dünyanın haline, yazılmasa da olurmuş." diyecek kadar sağlam!

Yeni tanıyor olmam benim terbiyesizliğim. Allah beni bildiği gibi yapsın! Bu arada soyadı gerçek soyadı değilmiş. (gerçek ne demekse!) Değiştirmiş. Cemal Süreya vermiş soyadını Süreyya Berfe'ye. Hikayesi de pek güzel, pek samimi. Nihat Hatipoğlu gibi masal anlatır tarzda (sonra peygamber ayakkabılarını çıkardı başını eğdi o arada odaya bir kedi girdi resulallah gözünü indirip ya Ayşe dedi gibi) anlatmak istemiyorum çünkü orada değildim ama Cemal Süreya oradaymış ve anlatmış.  Ben de anlatanın yalancısıyım. 
“Süreyya’nın soyadı Kanıpak’tı. 1966 yılları. ben Papirüs’ü çıkarıyorum. Süreyya’da derginin dağıtımını yapardı. Altunizade’de futbol maçı yapardık. Sanatçılarla tiyatrocular. İlk vuruşu Gülriz Sururi yaptı. Orhan kemal gol atardı. O günlerden bir gün Süreyya, soyadının değiştirilmesini istedi. Kanıpak soyadı ırkçı gibi geliyordu, sevmiyordu. bir maçtan sonra, yirmi kişi, Salacak aile gazinosu vardı oraya gittik. yedik, içtik, Süreyya’ya soyadı aradık. Ahmed Arif, çocuğun olursa adını Berfe koy demişti bana. Berfe, Asya’da kar beyazlığı demek. Bu arada herkes matrağına bir şey öneriyor, şenşiiir olsun diyor mesela. en sonunda Berfe olsun deyince, Süreyya çok sevdi, Berfe oldu.” 

Çok güzel şiirleri var. Ben yeminimi bozup yeniden şiir kitapları almaya karar verdim.  Okumayıp da ne etcez be annem! Okumaz mı insan?


Bu da Ece Ülker'in o güzelim sesiyle gövdelenmiş Süreyya Berfe'nin cânım "hepsi o kadar" şiirinin şarkısı...

http://www.zapkolik.com/video/ece-ulker-hepsi-o-kadar-474759


1 Ekim 2013 Salı

walking with a ghost


i'm just walking with a ghost
and he's still walking by my side
my soul is dancing on my cheek
i don't know where the exit is
everyday is still the same
and i don't know what to do
i'm carrying my tears in a plastic bag
and it's the only thing ı got from you...